Makale

Kurt Adam ve Teatro Rudius

• İlk olarak Teatro Rudius’un hikayesini dinlemek isteriz.
 
Teatro Rudius, ‘bir özgürlük meselesi’ hikayesi aslında bizim de hikayemiz. Bizim Akın’la aramızda ayrıntılarını sadece ikimizin bildiği bir çocukluk hikayemiz var, o düşün tamamlanması diyelim tiyatronun kuruluşuna. Fakat tiyatronun da kuruluşu aslında sadece bir başlangıç, biz başlangıçları pek seviyoruz. Şimdiye şimdi bakalım, sonrasını sonra düşünürüz.
 
• Kurt Adam oyununun gerçekte yaşanan bir olaydan esinlenerek yazıldığı doğru mu? Bu olayla sizin karşılaşmanız ve bunu oyuna dönüştürme fikriniz nasıl gelişti?
 
Kurt Adam gerçekten yola çıkarak tasarlanmış bir hikaye. 1987 yılında Birleşik Devletler ’de gerçekten yaşanmış. Ben araştırmayı çok seviyorum. Tarihi, tarihin içinde sıkışıp kalmış ilginç hikayeleri. Böyle bir araştırma yaparken tesadüfen bu olayla karşılaştım çok ilgimi çekti. Bunun üzerine nasıl bir tasarım yapabileceğimi düşündüm. Elbette olduğu gibi yazmadım, tamamen kurgulanmış ve idealize ederek karşımıza çıkan bir tiyatro metnine dönüştürdüm.
 
• Oyunda çok hoşumuza giden bir zeka küpü detayı var. Bu fikri oyuna uyarlama süreci zor oldu mu? Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
 
Ben yönetmen olarak oyuncuları her zaman serbest bırakıyorum. Zeka küpü de bu şekilde ortaya çıkmış bir durum. Genellikle oyuncularımın, anlatırken onların obje ile özdeşleştirmesini isterim. Bandırma Vapuru’nda, Deli Şair’de de benzer şeyler yaptık. Burada da herkese bir obje seçmesini söyledim. Yeliz Başlangıç kendine zeka küpünü yakıştırdı, tanımıma ve fikrime de uygundu.
 
• Kurt Adam oyunu içerisinde birçok türü barındırıyor gibi geldi bize. Siz oyunu hangi tür olarak tanımlarsınız? Komedi mi? Gerilim mi? Psikolojik mi?
 
Kurt Adam içinde çok şey barındırıyor, birçok tarzı barındırıyor doğru. Aslında bu şaşılacak bir şey değil hayat gibi. Bir anda üzülürken gülmeye başlayabilirsiniz ya da tam tersi en karamsar olduğunuz anda içinizde bir çiçek açar. Kurt Adam psikolojik bir gerilim fakat karakterleri derinlemesine inceledikçe özellikle dedektifler tarafından bakınca olayın bir komedi olduğunu keşfettik. Cinayetin içinde gerçek olamayacak kadar şaşkın iki dedektif, her şey iç içe.
 
• Kosta Bey oyunun hem yazarı hem de en önemli oyuncularından birisiniz. Yazdığınız oyunda/oyunlarda oynayacağınız karakteri siz mi seçiyorsunuz yoksa karakter mi sizi seçiyor?
 
Oyunun yazarı olunca aslında oyunu yazarken kafada projesini de yapmış oluyorsunuz. En azından ben de öyle işliyor tiyatrocu ve oyuncu olmanın getirdiği bir özellik. Oyuncuları tasarlarken, yani karakterleri oluştururken, onların kendi dünyalarında düşünüyorum derinlemesine. Ya aslında kendi hayatımda olduğu gibi olaylara, hayata esprili bakıyorum böyle olunca da neşeli eğlenceli komik karakterlerde ortaya çıkıyor. Bunlardan biri de benim oynadığım Lawrence. Öyle olunca da Lawrence’ı benim oynamam dışında başka bir ihtimal kalmamıştı.
 
 
• Alişan Bey çoklu kişilik bozukluğuna sahip birini canlandırıyorsunuz. Hollywood’da birçok örneğini gördük. Son olarak Split filminde James Mcavoy yirmi dört farklı alter kişiliğe sahip bir çkb hastasını oynamıştı. Sizin de kurt adama geçiş sırasındaki performansınız çok başarılıydı. Role hazırlanırken bu hastalarla ilgili araştırmalarınız oldu mu? Role nasıl hazırlandınız?
 
Merhaba… İlginiz ve yorumunuz için öncelikle teşekkür etmek isterim. 
Evet çoklu kişilik bozukluğuna sahip birini canlandırıyorum. Ancak role hazırlanırken ve provalar sırasında aslında bu iki rolün sahip olması gereken birkaç temel özelliği hakkında ortak bir reçetede karar kılmıştık. 
Yönetmenimiz Kosta, Stephan ile Kurt Adam’ın arasında siyah ile beyaz kadar ayrı birer insan görmek istediğini belirtti. Bu durum konuşmasından hareketlerine ve ses tonuna kadar bambaşka biri olmamı zorunlu kılıyordu. Ben de çoklu kişilik bozukluğu olan hastalardan ziyade gerçekten de birtakım vahşi hayvanların ifade ve hareketlerine yöneldim. Hayvanların; özellikle de vahşi hayvanların birbirlerini uyarma anları aslında genelde birbirine bazı açılardan çok benziyor. Bir tür çıkarabildikleri en tehditkar sesi çıkarıp birbirlerini uyarırlar. 
Ben de buradan hareket ile aslında o değişim anları için ilk olarak bu ifade ile değişimin başladığını göstermek istedim. Sonrası tabii ki tiyatro gerçekliği içinde biraz hissettiğim, biraz da deneyerek ve üzerinde oynayarak şekillendirmeye çalıştığım bir karakter oldu.
 
 
• Yeliz Hanım, çok zeki, sürprizlerle dolu bir kadını Jesica’yı canlandırıyorsunuz. İzleyici olarak Jesica karakteri oyunun en gizemli, en merak edilen karakteri. Oyunun içerisindeki diğer karakterlerle aynı zamanda izleyiciyle de zekâ küpünden çok satranç oynar gibi oynuyor. Oyunu sürükleyici yapan en önemli unsurlardan birisi de bu. Siz ne düşünüyorsunuz Jesica hakkında?
 
Duruma göre şekil alan ve oyundaki karakterlere istediğini veriyormuş gibi görünen ama istediğini alan bir karakter Jesica. Doğru hamlelerle kendi rotasına döndürmeyi başaran oyun içinde oyun yaratan bir oyun kurucu aslında. Kısaca iyi bir antrenör diyebiliriz.
 
• Okan Bey’in oynadığı dedektif Louis bu gerilim hattında izleyiciyi saflığıyla en çok güldüren karakter diyebiliriz. Kosta Bey’le aranızdaki kimya da izleyiciye geçiyor. Siz karakterinize hazırlanırken ne gibi zorluklar yaşadınız? 
 
Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Karşılaştığım en büyük zorluk Kosta Kortidis ile karşılıklı oynarken gülmemeye çalışmak oldu açıkçası. Oyuncularına güvenen ve birçok açar veren bir yönetmen kendisi. Tüm bunlara sahip olan ve iyi hazırlanan bir oyuncuya da zorluk çekmek yerine mesleğinin eğlencesini çıkarmak kalıyor sadece.
Etiketler
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı