Birgül Yeşiloğlu Güler’den “Zaman”ı Delip Geçen Oyunlar

Birgül Yeşiloğlu Güler okullu bir yazar; Dokuz Eylül Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü mezunu ve alanında yüksek lisans/doktora çalışmalarında bulunan bir isim. Uludağ Üniversitesi’nde görev yapan bir akademisyen. Bazı okuyucular onu özellikle yazdığı oyun eleştirilerinden hatırlayacaklardır. Tiyatro Gazetesi’nde yazdığı birbirinden nitelikli eleştiri ve inceleme yazılarıyla, bu alana da önemli katkılar sunan bir yazar. Mesleğinde birçok ödüle değer görülen yazarın alanında ulusal ve uluslararası makaleleri bulunmakta. Karşımızda üreten, üretmekten mutlu olan ve bunları paylaşan bilge bir insan var.
Dramatik Yayınları’ndan çıkan, Toplu Oyunlar 1 kitabında, Dejavu, Düşen Maskeler ve Hesaplaşma adlı oyunları yer alıyor. Kitabın girişinde okuyucular ve sahneye koyucular için, Prof.Dr. Hülya Nutku’nun “Birgül Yeşilooğlu Güler ve Zaman Kavramı” başlıklı bir inceleme yazısı yer alıyor. Nutku’nun da yazısında belirttiği gibi yazarın oyunlarında ‘zaman kavramı’nın kullanımı; geçmiş-gelecek-şimdiki zaman, zaman kırılması, zaman geçişleri, zamansızlık gibi çok farklı ve ilginç şekillerde karşımıza çıkıyor.
Yazarın Dejavu, Düşen Maskeler ve Hesaplaşma adlı oyunlarında temel izleklerin, “zaman paradoksu” ile birlikte kırıldıkları görülür. Bu tarz metinler günümüzde “post-dramatik” olarak adlandırılabilmektedir. Bu izlekler öyküde ve aksiyon planında kırılmalar olarak karşımıza çıkar.
Bu oyunlar; “neyin gerçek neyin düş olduğu”nun bilinemediği, dramatik kırılmaların yaşandığı günümüz dünyasının, tiyatro uzamına yansımalarını oluşturmaktadır.
Oyunlarda söz konusu iki karşıt zaman, kurgu içerisinde birleşip bütünleşerek, bir üçüncü zaman, yani “oyun gerçeğinin zamanı”nı oluşturur.
Dejavu’da parçalı bir yapı içerisinde -klasik neden/sonuç ilişkisi ve doğrusal zaman algısı yıkılarak- altı zaman katmanı yer alıyor. Oyunda şimdiki zaman, geçmiş ve gelecek hepsi vardır.
“Geçmiş zaman şimdiki mi, yoksa şimdiki zaman gelecek midir? Yoksa hepsi iç içe midir?” sorusuna aran yanıt, dramatik olan açısından sergilenişte zaman-üstü bir merkez ortaya çıkarır.
“Oyun içinde oyun tekniği” ile oluşturulan Dejavu, “oyun kavramı”nın sanat eylemine tanıdığı yaratıcılıktan sonuna kadar yararlanıyor.
Yazar, Dejavu ile soğuk savaş döneminde yaşanan trajedilerin, istihbaratçıların yaşamları üzerinden açımlandığı bir oyuna imza atıyor. Oyun, savaşa ve savaşın insanlarda yarattığı yıkıcı etkilere karşı önemli göstergeler sunuyor. Hem yüzeyde hem de derinlerde çeşitli anlam katmanları ile psikanalitik çözümlemeye uygun bir yapı sergiliyor.
Oyunda klasik olay dizisi yoktur. Yazar yarattığı kurgu ile okuyucuyu/izleyiciyi paralel bir evrende gezdiriyor gibidir. Dejavu, ilginç reji çalışmalarına imza atılabilecek bir oyundur.
Hesaplaşma adı üzerinde bir hesaplaşma oyunu. Yazar bu konuyu da zaman kavramı açısından ele alarak, “zamansız” bir atmosfer yaratıyor. Saatçi karakteri üzerinden geçmişe dönük bir hesaplaşmanın peşine düşülürken, zaman karşısında oluşan yabancılaşmanın da altı çiziliyor. Oyunun sonunda çember açıldığı yerden kapanıyor ya da biz kapandığını düşünüyoruz. Yazar, Nietzsche’nin “edebi dönüş fikri” olarak tanımladığı, çember imgesi etrafında “oyun”un tekrarlı ve döngüsel yapısını çağrıştıran bir metne imza atmış. Oyun, bu yönüyle de incelemeciler için büyük bir alan oluşturmakta.
Hesaplaşma’da saatçi dükkânında yaşanan ve geçmişe dönük bir hesaplaşmayla ilerleyen “oyun zamanı” aslında gerçeküstü bir yapıyı gösteriyor.
Düşen Maskeler oyun içinde oyun kurgusu içerisinde yapılandırılmış, tiyatro tarihine saygı duruşu niteliğinde bir oyun. Metinlerarası ilişkiler yönteminin kullanıldığı, özellikle oyuncular için yaratı ve yorum olanağını güçlü şekilde taşıyan bir oyun olarak göze çarpıyor. Metinlerarasılık, metnin başka metinlerden alıntılarla yeniden örülmesi ve dönüştürülmesidir. Yazar bu oyununda, “Örümcek Kadının Öpücüğü”, “Vişne Bahçesi”, “Godot’yu Beklerken” ve “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” oyununun karakterleri ve “Fasulyaciyan”ın tiradı ile birlikte, yeni bir oyun üzerinden “yeniden yazım” işlemi gerçekleştirmiştir. Düşen Maskeler’de “zaman”sızlık egemendir. Klasik zaman algılaması ile adlandırılamayacak, gerçeküstü bir zaman-üstü evrende geçmektedir.
Yazarın oyunları; okuyucuların ve sahneye koyucuların “imgelem” gücü çerçevesinde yaratıcılıklarını özgürce gösterebilecekleri aktif metinler. Bu oyunlar klasik anlamda tamamlanmış metinler değil, alılmayıcılar ve sanatçılar tarafından yoruma açık bir görünüm sergileyen yapıtlar.
Birgül Yeşiloğlu Güler, “zaman”ı delip geçen oyunlar kaleme alıyor. Yazarın oyunlarında oluşturduğu konuşma örgüsü, örtülü bir simge ve çağrışım yaratabilecek özellikler taşıyor. Örneğin Hesaplaşma’da yazarın kullandığı saatçi dükkânı, zaman kavramını yansılayan bir simge olarak, okuyucunun-izleyicinin imgelem gücünü seferber etmekte, gerçeği boyutlarıyla kavrama olanağı yaratıyor.
Bu oyunlarda, yüzeydeki görüntünün altına şifrelenmiş dizgeleri merak edenler, yüzeyde yatanın altındakini aramak isteyenler, oyunları yapısalcı açıdan da inceleyebilirler. Metinlerdeki dilsel göstergelerin çeşitliliği de göstergebilimsel inceleme yapmak isteyenler için fazlasıyla zengin olanaklar sunmaktadır.
Neredeyse birçok yazımda yineliyorum ve yinelemeye devam edeceğim; Türk tiyatrosunda yeni metin sorunu yok; yeni olanı göremeyen, eskiye saplanıp kalmış, oyun yazarlığımızdaki gelişimin farkına varılamaması sorunu var.
Birgül Yeşiloğlu Güler / Toplu Oyunlar 1 (Dejavu, Düşen Maskeler, Hesaplaşma) Dramatik Yayınları / 94 s.
Serkan Fırtına
serkanfirtina35@gmail.com